RSS

Mezuniyet"LER" ve Kutsi

İşe girdiğinin 3. gün, ben mezun olucam diye izin isteyen birini tanıyor musunuz ? İşte o benim :)
Cuma günü Mezuniyetimiz olduğu için, iş yerinden izin aldım. Fakat o havada, çok kıymetli yetkililerin mezuniyeti açık havada yapma ısrarı üzerine, hepimiz sırılsıklam olduktan sonra, tören yarıda kesilerek, pazar gününe ertelendi....
Pazar günü tüm hazırlıklar tekrar yapıldı... Aslında benim biraz işime bile geldi. Çünkü 2 elbise almıştım ama hangisini giyeceğim konusunda kararsız kalmıştım. İkisini de giyme fırsatım oldu bu sayede :) Bir ara pazar günü de erteleneceğini ve bundan sonra her hafta, haftada 2 defa mezuniyet töreni yapacağımızı düşündürmüş olsada yağmur çok az yağdı. Törenimizi noktalayabildik.
(Yazılar bugün, fotoğraflar sonra )
Mezuniyette hepimiz açlıktan öldüğümüz için, tören sonrası hep beraber aspavaya gittik . (Ankaralılar bilir, 24 saat açık olan dürümcülerimiz ) Birde baktık Kutsi ordaymışşş, Blah Blah' la masaya davet etmek üzerine bir sohbet geçti aramızda :) Üstünüde fotoğraf çektirmeye gittiğimizde laf arasında masaya davet ettim ve geldi... Çok kibar, alçak gönüllü bir beyefendi :) Hepimizle birlikte ve tek tek fotoğraflar çektirdi. Mezuniyetimiz hakkında sohbet ettik. Oldukça da kaslıymış ve çok hoşmuş laf aramızda... :) Parfümü de çok hoş kokuyordu... Bu dip nottan sonra, kibarlığına bir örnek daha.... Çıkarken, bize iyi akşamlar diledi, tekrar tebrik etti, iyi geceler dedi ve daha sonra gitti....
Masadaki blogcular Blah Blah ve kardeşi sınıf arkadaşım Nina Noctis bloga yazıcam kavgası yapmaya başladılar :) Bende siz yazarsınız ben fotoğraf koyarım dedim ve sanırım onlardan önce de yazmış oldum :)))
Laf arasında, işe ve iş yerine de hala uyum sağlayamadığımı söylemeden edemiycem.... Çok rahatımdır aslında ama niye böyle oldu anlamadım. Mutlu değilim pek burda, halimden hoşnut da değilim... Hem de hiç.... :(((
Bravo Gözdeeeee :))

Ayakkabılar sayesinde iş bulduğuna inanan bir kız çooocuuuu :)

Dün tekrar blog yazmaya başladığımda profilimi tekrar düzenledim. Yazdım ki "yeni mezun, yeni işsiz " :) Ama hemen arkasından gittiğim görüşmeler arasında en çok istediğim iş yerinden aradılar. :) OLUMLU olarak :)) Yeni mezunum ama artık yeni işsiz değilim. Pazartesi günü sözleşme imzalamaya gidiyorum :) Kendime bir sürü ciciler aldım, annem de iş hediyesi bana bir sürü ciciler aldı :)

Bu işi almam da girdiğim 3 mülakatın çok büyük etkisi olduğunu bilsem de, bence büyük etkisi olan başka bir şey daha vardı, o da benim ayakkabılarım :)

Ayakkabıların uğuruna inanıyorum o ayrı ama, arkamdan eğilip ayakkabılarıma bakan insan kaynakları müdüresine de inanıyorum :)

Bu aşkımızın başladığı gün :) Mezuniyet elbisemin altına düşünmüştüm aslında, hatta mezuniyet elbisemi pembe yapmaya bile kalkışmıştım ama sonra renk değiştirmeye yine de kıyamadım :) Zaten istediğim numaranın gelmesi biraz uzun sürdü... Tam ben vazgeçmiştim kiiii annem de görünce dayanamadı ve bana "mezuniyet hediyesi olsun o da" diyerek aldı.





O tam bir ayrıntı ayakkabısı, fırfırları, boncuğu, kurdelesi, imzası :) çok sevdim çok :))

Blog Dünyasına Geri Dönüş :)

Beeeenn geldimm :) Yaz geldi, bende geri döndüm :)
Bu blog yazlık bir blogdur... Kış geldiğinde okuyucular, ben geldim denilerek kandırılır , tek post girildikten sonra yine ortadan kaybolunur :) Bütün bunlar tarafımdan itina ile yapılır.
Tabi bu arada okuyucular bu blogu yavaş yavaş kontrol etmemeye başlar, sonra sık kullanılanlarından, izleme listesinden çıkarırlar, unuturlar.... Eee kimi suçlayabilirim ki ? Haklısınız, vallahi siz haklısınız :)
Amaaa şimdi arkadaşlarımla beraber geri döndüm :) Hoşgeldiiiiimm :)

Elbisem, Hediyem ve Yolculuk

Blog yazmaya uzuuuun bir ara verdiğimde, bir post yollayıp dikiş kursuna başlayacağımı söylemiştim. Evet 1 aylık bir dikiş kursuna gittim. 2 elbise, 1 etek diktim.
İlk diktiğim elbise jarsedendi, çok zorlandım. Öyle mi olsa böyle mi olsa derken, ortaya saçma sapan giyilmesi imkansız bir elbise çıktı :)
Ondan sonra saks mavisi, çok beğenerek aldığım bir kumaştan, kalın pileli beli olan, maxi etek dikme çabalarım oldu... Oda pek istediğim gibi olmadı ama en azından giyilebilir oldu :) Ben onu ilerleyen zamanda straplez bir elbiseye çevirmeyi düşünüyorum.
Ve... son olarak yine beni çok çok çoookk uğraştıran elbisem... Siyah, etek ucu desenli sateni gördüğüm anda bayıldım. Ucundan bir parça alıp uygun renkte sarı saten arayışlarına geçtim. Bulduğumda tamamdı. Göğüs kısmı sarı, etek ucu desenli bir maxi elbise olacaktı. Tabi saten olması, göğüsteki büzgüler beni çok yordu. 3. denememde diğerlerine göre daha giyilebilir bir elbise elde ettim fakat tabiki çok hatası var :) Gizli fermuarı, fotoğraflarda bile rahatlıkla görebilirsiniz mesela :))) Ama olsun dimi, BEN DİKTİM :))

Aslında ben etek boyunun biraz daha uzun olmasını isterdim ama kumaşı kullanma şeklimizden dolayı ancak bu kadar olabildi :( Bizde kuyruk ekledik :) Böylece desenlerin yanlış birleşmesinin yaratacağı çirkin görüntüden de kurtulduk...






Fotoğraflar çok net değil, çünkü ben güzelim fotoğraf makinemi, lens açıkken 2 kere düşürdüm:(
Biraz netleme problemi yaşıyoruz :((
Bu arada dikiş için o kadar heveslenip, o kadar çok kumaş aldım ki... Amma ve lakin evde dikiş makinesi olmadığından, çantada yatıyorlar :(
Döndüğümde onlarında fotoğraflarını ekleyeyim...
Döndüğümde dedim, nerden dönüyorum ? Malumunuz okullar artık tatil, finalleri atlattık. Bana bir hava değişimi lazım. Bu akşam İstanbul'a doğru yola çıkıyorum, ordan nereye giderim, hemen döner miyim bilinmez :) Bol bol pazar gezip alışveriş yapacağım kesin :)) Yine de dayanamadım Ankaradan da alışveriş yaptım, geldiğimde tüm aldıklarımı da sizlerle paylaşacağım :))
Bunun haricinde, bir de bahsetmek istediğim Yılbaşı Hediyem var :)) Max Factor, bayan blog yazarlarına False Lash Effect Maskara göndermiş. Gönderemediklerine göndersin diye bir de onlara hediye çekleri vermiş. Bu hediye çeklerinden biri de Modacci sayesinde bana nasip oldu :) Çekimin 28 Şubata kadar süresi var, en kısa zamanda kullanıp, görüşlerimi de yazacağım :))
Modacci ya burdan bir kere daha teşekkür ederim :))
Buralar sizlere emanet arkadaşlarım :) Elbisem hakkında özellikle dikiş diken ustalarımızdan yorumlarını bekliyorum, ama dikiş dikmeyenler de yazmadan geçmesin :)
Hepinizi öpüyorummmm :)


2. Vitray Çalışmam

Okuldaki vitray derslerine bayıldım. Her halukarda notunuz AA oluyor ve ders 3 kredi :) Sevilmeyecek gibi mi ??

Geçen dönem, bir önceki postta bahsettiğim aynayı yapmıştım, bu dönem biraz daha zorladı...
Aşağıda gördüğünüz düz bir camdı, bir desen seçtik, cama göre büyüttük. Daha sonra o resmi renkli camları kesip, camın üzerine yapıştırarak uyguladık. Renkli camları kesip, kırmak bu işin en zor kısmıydı. Şöyleki evde bir bardak kırılsa, annemiz aman dokunma elini kesersin der, burda elimizde elmas, kesip birde kestiğimiz camları kırıyoruz. Yani bu çalışma uğruna az kan dökülmedi, emin olabilirsiniz :)

Bu fotoğrafta camları kesip yapıştırma işlemini bitirdikten sonraki halini görüyorsunuz.

Vernikle yapıştırdığımız camlar kuruduktan sonra, aradaki boşlukları kapatması için derz yaptık. Kuruyunca o derzleri temizlemek de oldukça uğraştırdı aslında...

Derzler temizlendikten ve çerçeve yapıştırıldıktan sonra ise son hali bu oldu :)

Vitray Ayna

Vitray derslerini okulda iki dönemdir seçmeli olarak alıyorum. Bu aynayı geçen sene yapmıştım, tabi uzun süre blog yazmaya ara verince bu yazı da ertelenmişti. Zaten o dönemden kalanlarla epey post girebilirim sanırım :)

Her neyse, ben aynadan bahsedeyim :) Önce aynanın arkasını maskeleme bandıyla kapladım. Ardından istenilen şekli, aynanın boyuna göre büyülterek, karbon kağıdı yardımıyla maskeleme bantlarının üstüne çizdim.
Asıl zor kısın bundan sonra başladı, kullandığım aparatın adını hatırlamıyorum, maket bıçağından hallice, kesici bir cisim... O cisimle renkli olmasını istediğim kısımları keserek çıkardım.

Diğer arkadaşlarımın desenleri çok belirgin olduğu için, bu işlemi çok düzgün yapmak zorunda kaldırlar ki bu arkadaşlardan biri de NİNA 'dır :) Fakat benim desenim kelebeklerden oluşan, soyut bir çalışma olunca, onlara göre çok daha rahattım. Yer yer bantları yırttığım bile oldu :)) Bu arda bence NİNA da koymalı vitray aynasının fotoğraflarını...
Bu kesme işlemini yaptıkltan sonra alttaki görüntü oluşuyor.
Daha sonra aynalar "Kumlama" denen bir işlemden geçiriliyor. Okulda yaptığım için, bu işi okul üstlendi. Aynalar toplanıp sitelere götürüldü ama çok zor bir işlem de değilmiş. Hani evde yapmak isteyen olursa, aynacılar da yapılabiliyormuş...
Kumladan geçen aynanın görüntüsü de böyle oluyor. Maskeleme bandını keserek kaldırdığım yerler, ayna olmaktan çıkıp, cam olduuuuu...
Arkadan böyle görünüyor...

Önden de böyle....

Sonra arkadan, maskeleme bantlarını hiç çıkarmadan boyadım... Boyama işi de süngerle yapılıyor. Yani biz öyle yaptık :) Renk olarak Bordo ve Füme seçtim... Büyük bordo kelebekte aslında yer yer griler de var fakat fotoğrafta o da görünmüyor :)

Çok net değil fotoğraf ama, aynayı tek çekmek bile aklımıza gelmediğinden :) Böyle bir fotoğrafla gösterebiliyorum ancak :)
En son, boya kuruduğunda, çerçevesini de silikon tabancasıyla yapıştırdık, olduuuuu :))

Boyadığım Babetlerimle Dönüşş

Dönüyorum gibi demişim üstünden 5 ay geçmiş, tek bir post yollamamışım...
Çok ayıpladım kendimi...
Fakat farkettim ki, benim yaz ve bahar aylarında blogger olmam mümkün değil :) Mevsimlik bloggerım ben, kış geldi ben döndüm...
Ne yapayım, sevmiyorum soğuğu, gezmeyi bırakıp eve kapatıyorum kendimi :)
Neyse, aylar öncesinde Lacheen'den gördüğüm ayakkabı boyama işlemini bir babete uygulamaya karar verdiğimi söylemiştim. Uyguladım...

Kırık beyaz babetimi, Betadan almıştım, 1 sezon giydikten sonra çok yıprandı ama çok rahat olduğundan atmaya kıyamamıştım. İyi ki kıyamamışım :)
Babeti güzelce zımparaladıktan sonra, zımparalarken biraz parçaladım ama, tamamını griye boyadım. Daha sonra daire ve elips şeklinde kartonları oyup üzerine yerleştirdim. Onları boyadıktan sonra, kenarlarına sedefli beyazla kontür yaptım.

Elleriminde halini görüyorsunuz :) Her yer boya içinde kaldı zaten yaparken :)

Bu babetin son hali değil aslında... Desenlerimin kenarlarına kontür çektikten sonra birde ayakkabıcıya götürüp içindeki kalıpları çıkarttırdım ve içine de uyumlu gri astar yaptırdım.

Ayakkabı deri olduğu için boyadıktan sonra biraz küçüldü :)) Fakat bu benim için bir sorun olmadı, ayaklarım 35 numara olduğu için her ayakkabı biraz küçültülüyor alırken... Bu kadar emeğe de sadece 1 kere giydim :)

"Öylesine bir blog" olarak yazılmaya başlayan bu blog, sahibesinin ara ara onu terketmesi sebebiylede çok net bir tanıma hiç bir zaman sahip olamamıştır. "Yaptıklarımı, aldıklarımı, giydiklerimi, aklımakileri paylaştığım, ortaya karışık b'şiidir :) gzd
 
Copyright 2009 Minik... All rights reserved.
Blogger Templates created by Deluxe Templates
Wordpress Theme by EZwpthemes